Yeşil altyapı, Avrupa Komisyonu Yeşil Altyapı Bildirisi‘ne göre doğa esaslı çözümler aracılığıyla ekolojik, ekonomik ve sosyal faydalar sağlamak, doğanın insana sunduğu faydaları anlamaya yardımcı olmak ve bu faydaları sürdüren ve geliştiren yatırımları harekete geçirmek için bir araç olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, ekosistem hizmetleri sağlayan tüm yüksek kaliteli doğal, yarı doğal ve diğer kentsel yeşil alanların aralarındaki bağlantı ve oluşturduğu ağ yeşil altyapı olarak kabul edilebilir [1].
Yeşil altyapı, geniş bir ekosistem içinde hem kırsal hem de kentsel ortamlarda biyoçeşitliliği sağlayan ve yöneten, doğanın temiz hava ve su gibi ekosistem ürün ve hizmetlerini sunma kabiliyetini geliştiren; kentsel büyümeyi kontrol etme, çevresel kaynakları koruma, ekonomik gelişme, kentiçi yenileme gibi çok yönlü planlama, tasarım ve yönetim konularını kapsamaktadır [2]. Yeşil alanlar ya da sucul ekosistemler söz konusu olduğunda mavi alanlar, kıyılar dahil olacak şekilde karada ve deniz alanlarında fiziksel yapıları birleştirmektedir.
Yeşil altyapı faaliyetleri, ekosistem ürün ve hizmetlerinin kapasitesini ve verimini artırmanın yanı sıra bu ürün ve hizmetler üzerinde iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirme açısından da çok değerlidir. Bu noktada bahsi geçen ekosistem hizmetleri, Dünya üzerinde toplam kaç tane ekosistem hizmeti olduğu hala tam olarak bilinmese de, bu konudaki en önemli yayınlardan sayılan “Binyıl Ekosistem Değerlendirmesi Raporu”nda; tedarik hizmetleri, düzenleyici hizmetler, kültürel hizmetler ve destekleyici hizmetler olarak 4 grupta ele alınmaktadır[3]. Bu hizmetlere örnek olarak sırasıyla, doğadan doğrudan temin ettiğimiz gıda ve su, suyun temizlenmesi ve tozlaşmanın düzenlenmesi, ekoturizm ve rekreasyon alanları ile besin döngüsü ve su döngüsünün desteklenmesi söylenebilir [4].
Yeşil altyapı çalışmaları, ekosistem hizmetleri üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra “doğa esaslı çözümler” aracılığıyla kentlerde ve toplumlarda birçok alanda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı önemli bir savunma mekanizması haline gelmiştir. Doğa esaslı çözümler kapsamında su yönetimi, kentiçi yeniden doğallaştırma, teknik olmayan müdahaleler gibi başlıklar altında birçok farklı uygulama imkanı mümkündür. Yeşil altyapı çalışmaları ise bu başlıkların yanında doğa esaslı çözümlerin temelini oluşturan unsurlardan biridir. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı mücadelede yeşil altyapı çalışmaları ile doğa esaslı çözümlerin bir arada yer aldığı uygulamalara verilebilecek örneklerden bazıları aşağıda yer almaktadır:
|
|
Bu örnekler üzerinden genel bir kanıya varılmak istendiğinde; aşırı hava olayları, su kaynaklarının bozulması ve azalması, hava kirliliğinde artış, halk sağlığına tehdit, kıyı kirliliği, ısı adası etkisi, biyoçeşitliliğin azalması ve tarımsal üretimin azalması gibi sebepleri ve etkileri olan iklim değişikliğine önlem almak ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için, yeşil altyapı çalışmalarının ekonomik, ekolojik ve sürdürülebilir çözümler olduğu görülmektedir. Bu alanda toplumda ve idari birimlerde farkındalığın artırılması ve yeşil altyapının yatırım planlarında göz önüne alınıp şehircilik uygulamalarında ön plana çıkarılması gerekmektedir.
[1] https://www.eea.europa.eu/tr/articles/yesil-altyapi-dog aya-dayali-cozumlerle
[2] http://izmirdoga.izmir.bel.tr/tr/yesilAltyapiHakkinda/1/8
[3] http://www.dkm.org.tr/resources/files/ekosistem_hizmetleri_bilginotu.pdf
[4] https://gaiadergi.com/dunya-limit-asimi-gunu-bugunden-itibaren-dogaya-borcluyuz/ekosistem-hizmetleri/