“Peak Oil”, fosil yakıt arzının artık düşüşe geçtiği o kritik tarihi anı betimliyor. Tabii bu daha çok bir plato olarak anlaşılıyor ama Avrupa’nın ortasındaki savaş, platoyu uçuruma dönüştürmüş olabilir mi? BP’nin tahminlerine göre 2020’lerin ortasında başlaması öngörülen “plato” son gelişmeler nedeniyle çok daha hızlı bir düşüş ya da “uçurum” özelliği mi gösterecek?
Fosil yakıt endüstrisi yıllardır bu platonun tatlı karlarına dokunmadan uzamasını hayal etse de matematik başka bir mesaj veriyor. 2010-2020 arası on yılda dünya enerji ihtiyacı yalnızca yılda %1 arttı. Aynı on yılda güneş ve rüzgar enerjisi tedariği yılda %20 artış göstererek 2021’de toplam arzın %4.4’üne ulaştı. Yıllık toplam artışın %70’e yakını, yani 3 te ikisi bu iki yenilenebilir enerji kaynağındaki genişlemeden karşılanmış görünüyor. Diğer yenilenebilir kaynaklarda benzer yüksek oranlar tutturulduğunda artışların hemen tamamıyla yenilenebilir kaynaklardan karşılanabileceği ortada. Pandemi esnasındaki iniş çıkışlar bu yapısal değişimin ana karakterini değiştirmiyor.
Ancak fosil yakıtların mezarına esas çiviyi Rusya-Ukrayna savaşı çakacak gibi görünüyor. Belki üzücü görünebilir ama, gezegenin, fosil yakıtların kullanımıyla hızlanan iklim değişikliği ile yıkımı, dünyayı idare edenlerin enerji güvenliği kaygılarında sonra geliyor. Dünyanın en büyük fosil yakıt ihracatçısı olan Rusya, fay hatlarının tam ortasında yer alıyor ve bugünkü çatışma fosil piyasalarında uzun dönemli belirsizlikler ve kararsızlık yaratarak enerji geçişini hızlandıracak. Örneğin Almanya, son kararlarıyla enerji geçişini (energiewende) 10 yıl öne çekti. Avustralya’dan güneş enerjisi ile üretilen hidrojen enerji satın alma planları da buna farklı bir örnek.
Avrupa Birliği, yenilenebilir enerjiye dair tüm planlarını öne çekmeye çalışıyor, 900 GW güneş ve rüzgar kurulumu, 50 milyon yeni ısı pompası uygulamaları bu aciliyete iyi örnekler teşkil ediyor. Bugüne kadar yenilenebilir enerjinin daha hızlı entegrasyonuna engeller olarak algıladığımız pek çok konu, hızla çözüne kavuşturulacak, daha hızlı bürokrasi, yenilenebilirler lehine finansal destek sistemleri, esnek şebeke ve piyasa uygulamaları vb. Eşik noktaları hızla aşılıyor, “yeşil amonyak ve yeşil hidrojen, savaş öncesine göre fosil türdeşlerine kıyasla fiyat makasını kapatıyorlar. Güneş ve rüzgardan üretilen elektrik, savaştan önce yeryüzünün %85’inde fosil elektrik fiyatlarından düşüktü, savaştan sonra her yerde rekabetçi olacaklar.