AB Komisyonu, Fransa, Almanya ve bazı AB üye ülkeler, AB’nin net-sıfıra yolculuğunun önemli bir adımı olarak gördükleri hidrojen kullanımı alanındaki stratejileri için büyük bütçeler ilan etmeye devam ediyorlar. Bu yatırımların 2030’a kadar 50 milyar avroyu bulacağı belirtiliyor. IDDR’nin hazırladığı bir rapor, hidrojen teknolojilerinin dekarbonizasyondaki rolünü, olası zorlukları ve fırsatları inceliyor. Hidrojenin düşük enerji verimliliği, bir enerji taşıyıcısı olarak hidrojenin ısıtmada doğal gaz yerine geçmekten çok, özellikle sanayide ve ulaşımda fosil yakıt ikamesinde kullanılabileceğini gösteriyor.
Hidrojenin güç şebekesine kararlılık kazandırmak için depolanması konusunda ise çok sayıda teknolojinin birlikte çalışması ve denenmesi gerekiyor. Bu teknolojiler şu anda mevcut ama ticarileşmeleri için büyük ölçekli ve güdümlü AR-GE programlarına ihtiyaç var. Bu pazarın hidrojen kullanacak şekilde dönüşümü için hem tedarik hem arz zincirlerinde epeyce yol katedilmesi gerek ve bu gelişmelerin kamu kaynakları olmadan gerçekleşmesi zor görünüyor. Sıfır-emisyonlu bir güç şebekesinin kullanacağı hidrojenin tümüyle yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmiş olması gerektiğini de unutmayalım.